Erteleme hastalığı - PROCRASTINATION

Procrastination kelimesini belki de ilk defa duyuyorsunuz. İngilizce bir kelime ve Türkçe de tam bir karşılığı yok, fakat bir çok insanın yaşadığı çok önemli bir psikolojik bir durumu ifade ediyor. Hatta durum o kadar ilginç ki başımıza gelen bu ruh hali hakkında psikolojik dergilerde yapılmış çözümlemeler internette karşımıza çıkıyor, hatta bu illetten kurtulmak için kitaplar bile yazılmış. 



Bu kelime ilk defa karşılaştığımda nedir diye şöyle bir araştırma yaptım, konu hakkında pek fazla Türkçe kaynak bulamadım, ekşisözlük’te şöyle bir tanım var “yapılması gereken işe başlamadan önce ihtiyaç duyulan ruh halinin hazırlanmasına kadar geçen süre, ya ruh bedenden ayrılmak için yollar arar ya da beden zihinden...”. 

Konu hakkında yapılmış sayısız karikatür de buldum, okuyup araştırmaya başladıkça komik ama bir o kadar da acı bir durum ile karşılaştığımı fark ettim. Yıllardır öğrencilerimde, çevremdeki arkadaşlarımda hatta kendimde bile bazen gördüğüm bir erteleme hastalığı, sebebini anlayamadığım bir ruh hali. Bu kelimeye tanım olarak bakıldığında, daha eğlenceli ve hoşa giden işleri sıkıcı işlerin önüne alma durumuna gelen bir anlamı var. Bazı durumlarda, acil olmayan işleri acil işlerin önüne alma durumu olarak da kendini göstermektedir. Hatta bu durum bir işin bitmesi için belirlenmiş son ana ya da son dakikaya kadar bekletme durumudur. 

Özellikle yeni nesil gençliğin, üniversite öğrencilerinin sıklıkla karşılaştığı bir psikolojik durum söz konusu. Tüm sınavlar ve ödevler hep son güne bırakılır. Hatta sınavdan önceki akşamdan başlayarak tüm gece çalışılır ve bir şekilde sınavdan geçecek kadar puan alınır. Ders çalışanların çok iyi bildiği bir duygu, son gün elinizde notlar var, hocanın soruları nerden geleceği bile az çok belli ama siz evdeki bulaşıkları evin temizliğini ya da çalışma masanızın yerini değiştirmeye çalışıyorsunuz. Aradaki tüm gereksiz küçük işleri halletseniz belki de hemen elinizdeki asıl işe başlayabileceksiniz, ama olmuyor zihniniz sizi bırakmıyor ve önemli olan bu işinizi erteliyorsunuz. Aslında tembellik de denilemez bu durum için siz o can sıkıcı işe hazır hissetmiyorsunuz ve bir türlü başlayamıyorsunuz.

İşleri sonraya bırakma ya da erteleme hastalığını yenip harekete geçmek için ne yapmalısınız. İşleri ötelemeyin, yapmanız gereken işleri hızlıca bitirin. Söylemesi kolay tabi. Peki ne yapmalısınız? Tembelliği bırakın, yapılması gereken işleri ertelemeyip işleri hızlıca bitirin.

Söylemesi kolay tabi. Peki ne yapmalısınız?


#1
Çok ilginç bir şekilde zeki insanlar yapılacak işleri en küçük aşamalara kadar gözlerinde canlandırabilmektedirler. Hal böyle olunca da işin zorluğu, ne kadar sıkıcı olduğu, işin sonuçlarını, yapabilecekleri hataları, alacağı zaman ve zorlukların hepsi göz önüne gelmektedir. Tüm bu hisler sebebi ile de bu zeki insanlar bir çok insandan daha fazla işlerini ertelemektedirler. Fakat aptal kişiler sadece önlerindeki işleri yaparlar, sonuçlarını düşünmezler, tarlayı süren bir traktör gibi işleri devam ettirirler. İşlerini erteleyen kişiler ise, bir şekilde kendi yarattıkları psikolojik bir hücreye kendilerini hapsetmektedirler. Bunun sonucunda da yapılması gereken işler erteleniyor. Çok fazla düşünerek kendi kendimizin cesaretini ve motivasyonunu kırıyoruz,  ve işleri ertelemeye başlıyoruz. Kendinizin biraz aptal olduğunuzu düşünün. Her şeyi fazlaca, etraflıca düşünmeyi bırakın. Yapılması gereken iş her ne ise bunun ne kadar tatsız ve heyecansız olduğunu aklınızda düşünmeyi bırakın, düşünmeden tarlayı sürer gibi başlayıp devam edin. Eski bir Çin atasözü der ki “Konuşmak pirinci pişirmiyor”. Harekete geçin sonrasını düşünmeyin. 

#2 : 
Her bir aşama da yapmanız gereken bir sonraki fiziksel işi düşünün. Elinizde oldukça karmaşık ya da bitmesi neredeyse imkansız gözüken işin yoğun ve ezici baskısını düşünmek yerine sadece sonraki aşamayı düşünün. Örneğin, hazırlamanız gereken bir sunum varsa, ilk önce PowerPoint’i çalıştırın ve yapacağınız sunumun başlığını yazın, daha sonra da ilk cümleyi yazmaya devam edin. Sunum için ihtiyacınız olan bazı resimler varsa, Google’da bunları arayın ve sunuma yerleştirin. Bir makale yazmanız gerekiyorsa, kelime işlemci programını çalıştırın ve makalenin başlığını yazın, gerisi gelecektir. Yapmanız gereken iş kocaman bir ormanı sulamak ise ormanı düşünmek yerine, ilk başlayacağınız ağacı düşünün, sonraki ağacı ve sonraki ağacı şeklinde devam edin. Her aşamada yapılması gereken bir sonraki fiziksel aktiviteyi düşünün ve planlayın. Böylece işin ezici ağırlığını düşünüp işleri ertelemek yerine yapılacak her bir fiziksel işi bitirin. Her ne zaman işleri erteleme isteği kendini göstermeye başladı, elinizdeki işi küçük ve yapılması kolay parçalara bölün.

#3
Bir kere harekete geçip üretken olmaya başladığınızda devam etmesi çok daha kolay olur. En önemli aşama harekete geçebilmek ya da başlayabilmektir. Yapılması gereken iş için masanın başına oturun ya da ne yapılması gerekiyorsa ilk aşamayı başlatın gerisi gelecektir.

#4:
Bir çok insan kendine yapılacaklar listesi hazırlar. Bu liste, vergi ödemesi, kira, market alışverişi, anaokulu vb. şeklinde yazılır genelde. Böyle bir liste hiç te çekici değil. Yaptığınız iş için kendinize bir liste oluşturun, bu listede işin aşamalarını yazın. Fakat, bu aşamalar yapılacakların listesi değil yapacağınız işi yapılabilir gösterecek aşamaları ve eylemleri size hatırlatmalı. Kendinizi bir şekilde kandırmalısınız, yapılacakları ertelemek yerine yapılması kolay işler şeklinde gösterin. Örneğin, “bulaşıklar yıkanmalı” yerine “tabakları müzik dinleyerek yıka”. Bir bakmışsınız tabakları yıkamışsınız yanında diğer bulaşıkları da. “Raporu bitir” yerine, “rapordaki başlıklar neler olmalı düşün ve yaz”. Yapılacak iş yerine, eylemi belirten bir yapılacaklar listesi yazın.

#5:

İki dakika kuralını uygulayın, eğer bir görev (iş) iki dakikadan daha kısa sürede bitebiliyorsa hemen hiç beklemeden yapın. Eğer bu kadar kısa sürede bitecek tüm görevleri ertelerseniz başta kısa ve önemsiz olan tüm bu işler hızlı şekilde birikip sizin üzerinizde bir baskı yapar, kendinizi tüm işlerin altında ezilmiş bulursunuz.  Bir kitabı okumaya başlamak istiyorsunuz, sadece ilk sayfasını okuyacağınızı ve kitabı bırakacağınızı düşünün. Kitabın ilk sayfasını okumak  muhtemelen iki dakikanızı alacaktır, bir bakmışsınız ilk üç bölümünü okumuşsunuz. Newton’un hareket yasalarına göre hareket eden cisimler başka bir etki yoksa hareketine devam eder, aynı şekilde duran cisimler de durmaya. İlk adımı getirin, ilk harekete başlayın gerisi gelecektir. Lao Tzu’nun dediği gibi “Binlerce kilometrelik bir yolculuk, ilk adım ile başlar”. İlk sınavı geçtiğinizde gerisi gelir, uzun zamandır spor yapmak istiyorsunuz, koşmak için spor ayakkabılarını giymek iki dakika kapıda ilk adımı attığınızda gerisi gelir. 


#6
Büyük, gerçekleştirmesi zor ve ezici hedefleri küçük ve yapılması mümkün ısırıklara da pekala bölebilirsiniz. Büyük hayaller kurmak güzeldir, fakat büyük işleri aynı zamanda ertelemesi de daha olasıdır. Sizi, büyük hedefe (nihai hedefinize) ulaşmanızı kolaylaştıracak ve sonuca götürecek küçük hedeflere (aşamalara) bölerek bu sorunu çözebilirsiniz. Elinizde bitmesi gereken iş her ne ise, yapılabilecek ve bitmesi kolay aşamaları belirleyin ve işe başlayın.

#7:
Ne zaman, nerede ve ne yapacağınızı tam olarak açıkça bir yere yazın. Çalışmalar gösteriyor ki, yapacağınız işin ne olduğunu yazmak yerine tam olarak nerede ve ne zaman gibi ayrıntılarını da yazmak o işin gerçekten de söylendiği gibi yapılarak bitmesine sizi psikolojik olarak hazırlayıp yardım ediyor, siz o işi belirttiğiniz şekilde yapıyorsunuz.  

#8
Kendinize söz geçirin, sandalyeye poponuzu oturtup bir ya da iki saat (olmadı yarım saat) boyunca kesinlikle kalkmayın hiç bir şekilde, hangisi size uygunsa. Hiç bir dikkat dağıtıcı şey etrafınızda olmasın, Facebook, Twitter, Instagram ya da benzeri bir şey. Sandalyede oturup hiç bir şey yapmayabilirsiniz fakat dikkat dağıtıcılardan uzakta olun. Belli bir zaman sonra boş boş oturmaktansa kendi kendinize zaten işleri yapmaya başlayacaksınız. Bu ‘popo sandalyeden kalkmayacak metodu’ diye bilinir, ebeveynlerin ödev yapmayan çocuklara sıklıkla uyguladıkları bir yöntemdir. Bu yöntem şimdiye kadar anlatılan tüm yöntemler arasındaki en güçlü yöntemdir.

#9
Çok ilginç bir şekilde bir çok kişi bir uçağın içinde ve havada olduğunda çok verimli olduklarını söylemektedir. Size uzun yolculuklar yaparken ara sıra karşılaştığımız psikolojik bir durumdan bahsetmek istiyorum. Çalışmalar gösteriyor ki gerçekten de kıtalar arası iş uçuşu gibi uzun süren bir yolculukta kişiler çok verimli çalışabilmektedirler. Bir uçağın içinde sıkışmış şekilde bulunan bir kişi bir zaman sonra yapılması gereken işler dışında düşünecek başka bir şey olmadığı bir duruma geliyorlar ve bitirmeyi planladıkları işleri hızlı şekilde bitirmektedirler. Bu kişiler okudukları kitap ya da raporu dikkat dağıtıcı bir durum olmadığı için kısa zaman içinde çok verimli şekilde okuyabildiklerini, gelecek planlarını yapabildiklerini, bir sunumun üzerinde verimli şekilde çalışabildiklerini söylemektedirler.
Buna göre, siz de haftada bir gün dahi olsa kendinizi bir uçuş yapacakmış gibi planlama yapın, tüm elektronik cihazları uçak moduna getirin ( en azından belli bir zaman için) ve sizin dikkatinizi dağıtacak her şeyden uzakta sessiz bir yer bulup çalışmaya başlayın. Küçük hedeflere ulaştığınızda, uçak yere inmiş demektir elektronik cihazları uçak modundan çıkartabilirsiniz, böylece en azından haftada bir gün dahi olsa yüksek verimli üretken bir gününüz olur. 

#10:
Çalışmaya başladınız, tam da o anda birden aklınıza dün akşam takılan bir video geldi ya da dur son bir kez Facebook’da ne güncellemeler oldu diye sizi işinize başlamanızı engelleyen düşünceler gelir. Tekrar çalışmak için hazır hissettiğinizde bir bakmışsınız 1 saatten fazla zaman geçmiş. Satın almak istediğiniz çalışma masası ya da indirim için internet mağazalarını, yeni çıkan bir oyunun çok ilginç videosu ve daha bir çok şey aklınıza gelebilir, Wikipedia’da bir başlık, hafta sonu gezilecek yerler... aklımız düşünmeyi bırakmıyor sizi işten uzaklaştıracak türlü düşünceler buluyor.  Çalışmaya başladığınızda aklınıza gelen bu dikkat dağıtıcı tüm düşünceler ve fikirleri ya da yapmak istediklerinizi ara verdiğinizde bakmak üzere bir kağıda not edin. Daha sonra ara verdiğinizde, bu düşünce ve fikirleri tek tek üzerinden geçerek hem kendinizi ödüllendirmiş olursunuz, hem de dikkat dağıtıcı yapılacakları da halletmiş olacaksınız. Böylece hem elinizdeki işe devam etmiş olursunuz hem de aklınıza takılan düşünce ve fikirlere ait listeyi zevkle üzerinden geçebilirsiniz, hem suçluluk da hissetmemiş olursunuz ne de olsa işin bir kısmını hallettiniz.

#11: 
İşinize yarayabilecek bir çalışma metodu tavsiyesinde bulunmak istiyorum size, “(10+2)x5 Metodu.” Bu çalışma yöntemine göre, sadece 10dk çalışın (evet sadece 10dk), daha sonra 2dk süresince ne yapmak istiyorsanız onu yapın, Wikipedia, alışveriş siteleri ne varsa bakın. Fakat sürelere ciddi şekilde uyun, daha sonra tekrar 10dk çalışın ve bunu toplam 5 kere yapın. Bu yöntemi her gün istediğiniz kadar yapabilirsiniz. Bir zaman sonra zaten bu süreyi takip edemeyip uzun sürelerde çalışmaya başladığınızı göreceksiniz. Bazen en büyük sorun başlayabilmektir. 

#12:
Üniversite öğrencileri her bir sömestr bir şekilde derslerinden geçebiliyorlar ve bunu da her bir sınavdan önceki gece bol kahve, enerji içeceği ve çay içerek tek bir gecede halledebiliyorlar. Şaka yapmıyorum üniversite öğrencilerinin çoğu bu yöntemi kullanıyor. Nasıl mı yapıyorlar? Kaçmak ya da ertelemek için başka hiç bir yol yoksa o son gece dikkat dağıtıcı her şeyi zorunlu olarak bir tarafa bırakıp ellerindeki işe odaklanıyorlar. Bir işi bitirmek için kendinize bir son tarih belirleyin. Bu tarih konusunda ciddi olun. Hatta gerekirse bu son tarih ile ilgili arkadaşlarınıza bahsedin şu tarihe kadar yapmanız gerekiyor diye. Başka bir yöntemde, eğer belirlediğiniz bu son tarihe kadar işi bitiremezseniz önemli bir miktardaki parayı yardım kuruluşlarına bağışta bulunun. Bunu yapmak için kararlı olamayacağınızı ya da kendinize güvenmiyorsanız, güvendiğiniz birisine bu parayı teslim edin olmadı bunun için https://www.stickk.com gibi internet siteleri bile bulunuyor. Bir işin bitmesi için kesin bir son tarih belirlendiğinde işin bitmesi çok olasıdır.

#13:
Tez ya da kitap yazan kişilerin çok kullandığı bir söz; “İyi tez ya da kötü tez yoktur, bitmiş ya da bitmemiş tez vardır”. “Mükemmel olmasına gerek yok, bitmiş olması yeterli”, bu artık sizin yeni sloganınız olsun. Her çalışmaya başladığınızda bu ilke ile başlayın. Siz 10 almak istemiştiniz fakat 1 aldınız, 1 yine de 0’dan büyüktür. Boş bir sayfada değiştirecek bir şey yoktur, içinizdeki mükemmeliyetçi kişiliği öldürün ve sadece elinizdeki işi yapın. Nobel ödülünü alacak bir iş olmayabilir, siz işi bir şekilde yapın. İşi bitirin, mükemmel olması için zamanınız varsa üzerinde oynama yapabilirsiniz. Çok önemli bir çalışmaya göre, mükemmeliyetçi kişiliğe sahip akademisyenler/profesörler daha az bilimsel çalışma/makale üretiyorlar, çalışmaları yüksek etki faktörüne sahip dergilerde daha az yayınlanma olasılığına sahip ve daha az atıf almaktadırlar. Buna göre, bu profesörler hem daha az üretken oluyorlar hem de mükemmeliyetçilik boşa gidiyor.

Belki bilmiyor olabilirsiniz ama Leonardo Da Vinci’nin dünyaca ünlü resmi “Mona Lisa” aslında bitmemiş bir çalışmadır. Dört yıl boyunca üzerinde oyalanıp durduktan sonra kendisi bitirmeden bırakmıştır. Mesleğiniz her ne olursa olsun, mimar, sabah 9 akşam 5 çalışan, psikoloji profesörü, ya da ressam, içinizdeki mükemmeliyetçi düşünceleri durdurmayı öğrenmelisiniz. Size çok kötü işler yapmanızı tavsiye etmiyorum, ne zaman durmanız gerektiğini öğrenin ve sonraki aşamaya geçin. Bir aşamada mükemmeliyetçi düşünceleriniz sizi işin bir sonraki aşamasına geçmenize engel olmasın. Kazara üzerinizde kıyafetleriniz ile göle düştüğünüzü hayal edin, belki bu halde iken olimpiyat oyunlarında altın madalya kazanamayabilirsiniz. Fakat kısa süre içinde yüzmeye başlayıp durumu kurtarabilirsiniz. Boş bir sayfada karalama yapmaya başlayın, az sonra bir bakmışsınız cümleler sıraya girmiş ve aklınızdaki o makale, yazı blog sayfanız ya da o yazmayı planladığınız roman şekil almaya başlamış. İçinizdeki mükemmeliyetçi kişilik ya da düşünceler sizi işlerinizi ertelemenize yol açıyorsa bu düşüncelerinizi durdurmayı öğrenin. 

#14
Herkesin başına gelir, bazen hem fiziksel hem de zihinsel olarak çalışmak istemezsiniz. Her ne kadar çalışmak zorunda olduğunuzu bilseniz de çalışmak istemezsiniz. Bu durumda basit ve kolay işler yaparak da üretken olabilirisiniz. Gün boyunca televizyon karşısında oturup ne zaman işe başlayacağınızı düşünmek yerine işleri erteleyerek de üretken olabilirsiniz. Böyle bir durumda Facebook ya da alışveriş sitelerini ya da çok önemli bir fikriniz hakkında Google arama motorunu açmadan önce zihinsel olarak çok daha az sizi meşgul edecek fakat hala üretken işler de yapabilirsiniz. Örneğin, bazı e-postalara cevap yazmaya başlayabilirsiniz, yapmanız gereken bir telefon görüşmesi, PowerPoint sunumunuz için bulmanız gereken resimler ya da şekilsel yönden düzenlemeniz gereken bir makale/yazı üzerinde çalışmaya başlayın ve daha sonra dikkatinizi dağıtacak fikirleriniz üzerinde kaytarabilirsiniz. Hazır hissettiğinizde de önemli  işlere devam edin.

#15:
Bir çoğumuz bir işe başlarken, o işin sonundaki başarı ya da başarısızlığı gözünde canlandırmaktayız. Fakat maalesef bir çoğumuz, başarıyı, o işi sonuca ulaştıracak şekilde gözünde canlandırmak yerine erteleyecek şekilde hayal kurmaktadır. Örneğin, bir işi bitirdiniz sonunda ne olacaktır, büyük olasılık ile rahatlamış olacaksınız, biraz dinlenmek için zaman bulabileceksiniz, başardınız. Maalesef başarıyı gözümüzde canlandırdığımızda aynı duyguları hissediyoruz. Yapılması gereken işi bitirmek için çalışmaya başlamak yerine beynimizin alt benliğinde, içimizde bir yerlerde amacımızı çoktan yerine getirdiğimize inanmaya başlayabiliyoruz. Daha işe başlamadan bitirdiğimizi ve başarılı olduğumuza inanabiliyoruz, başarıyı düşünerek çoktan bu duygunun bize verdiği hazzı yaşıyoruz. Hatta yapılan çalışmalara göre, vücudumuz fiziksel olarak rahatlıyor ve yapılması gereken işe odaklanmak çok daha az olası hale geliyor.

Buna göre, işin sonunda ortaya çıkacak ürüne değil de süreci gözünüzde canlandırın. Özel jetiniz ile Monaco’ya gidip 50mt’lik süper yatınız ile geçireceğiniz tatili gözünüzde canlandırmak (evet belki bazen güzel de olabilir, bunu dikkat dağıtıcı düşünceler listesine ekleyebilirsiniz) yerine böyle bir başarı elde etmek için yapmanız gereken çalışmaları ve işleri düşünün. Düşünmeniz gereken işlerin kendisi, süreci tamamlamak için yapmanız gerekenler, başarılı olduğunuzu ne kadar fazla düşünürseniz vücudunuz o kadar rahatlayacak ve belki de hiç bir zaman elinizdeki işe ne başlayabilecek ne de bitirebileceksiniz. Başarılı olduğunuzu ya da işi bitirdiğinizde yanında gelenleri değil işin bitmesi için yapılması gereken aşamaları düşünün. En yüksek sınav notlarını aldığınızı düşünmek yerine, en yüksek notları almak için yapmanız gereken tüm çalışmaları düşünün. Sizi harekete geçirecek işleri gözünüzde canlandırın. Bunu yaparsanız zaten yüksek notlar alacaksınız. Dünya çapındaki atletleri düşünün, onlar podyumda ya da tabeladaki birinci isim olup altın madalya aldıklarını düşünmüyorlar, daha çok yarışı, yarışın başlangıcını, kendi sınırlarını aştıklarını, yarış esnasında karşılaşabilecekleri tüm olası engelleri düşünüyorlar. Yarışı kazanmak için yapılması gerekenleri düşünün, kazandığınızı ve başarılı olduğunuzu değil.

#16:
Hiç bir zaman kendinize bir şeyi yapamadığınızı söylemeyin. Bunun yerine yapmadığınızı söyleyin. Örneğin, “Ben sağlıksız yemekler yemiyorum” demek “Sağlıksız yemekler yiyemiyorum” söylemine göre çok daha güçlü bir cümledir. Bu sizin hem kendinize hem de başkalarına daha sağlıklı yemekler yediğinizi gösteren bir önermedir. Bir şeyi yapamadığınızı söylemek yerine yapmadığınız şeklinde cümleler kurun. Böylece elinizdeki işi yapamadığınızı ya da yapamayacağınızı düşünmek yerine yapmadığınızı söylemek kendinize olan bakışınızı değiştirecektir. Bu psikolojik olarak sizin kendinize olan bakışınızı değiştirecektir. Eğer kendinizi bir şeyi yapamadığınızı söylerken bulursanız, cümleyi bunu yapmadığınız şeklinde değiştirin. Bu stratejinin özellikle sağlıklı yaşam ve spor ile ilgili hedeflere ulaşmada yardımcı olduğu görülmüştür.

#17 :
Elinizde günlük, sıkıcı ve sıradan yapmanız gereken bir çok iş varsa, bunları ertelemek ya da ötelemek yerine başkasına devretmeyi ya da birisinden yardım almayı düşünün. Bazen her şey ile siz ilgilenmek zorunda değilsiniz, basit konular için yardım almaktan çekinmeyin. 

ÖZET
  1. İşin ne kadar cansız, sıkıcı olduğunu düşünmeyi bırak, doğrudan işe başla.
  2. Her aşamada sonraki ilk fiziksel adımı belirle.
  3. Harekete geç ve momentum kazan, bir kere harekete geçtiniz mi gerisi gelir.
  4. Gerçekleştirilmesi mümkün ve kolay bir yapılacaklar listesi yap.
  5. Bir işin iki dakikada bitecekse hemen o işe başla ve bitir. Basit işleri biriktirme.
  6. Büyük amaçlar hayal et fakat küçük hedefler belirle. Küçük ısırıklar ile bitirin.
  7. Tam olarak nerede, ne zaman hangi işi yapacağını önceden belirle ve yaz.
  8. Popo Sandalyeden Kalkmayacak Metodu. Her ne olursa olsun oturacaksın ve kalkmayacaksın.
  9. Uzun uçuş günleri belirle ve tüm elektronik cihazları kapat.
  10. Çalışırken aklına gelen dikkat dağıtıcı fikirleri daha sonra incelemek için liste yap.
  11.  (10 dk çalış + 2 dk kaytar)x5 Metodu.
  12. Kendine işi bitirmek için son tarih belirle ve kesin olarak uy.
  13. İçindeki mükemmeliyetçi düşünceleri yok et, sadece tarlayı sür.
  14. Eğer hiç de çalışabilecek durumda değil iseniz basit işlere başlayın, arada kaytarın.
  15. İşin sonunda ne kadar başarılı olduğunuzu değil, işin fiziksel yapılması gereken aşamalarını düşünün.
  16. Bazı durumlarda işlerinizi bir başkasına devredebilirsiniz ya da yardım isteyin.

REFERANSLAR

Son bir not: Eğer yazmanız gereken bir rapor, makale, ya da bitmesi gereken bir işiniz var ve siz onu yapmak yerine bu yazıyı okuyup buraya kadar geldiniz. 🤔 Benim anladığım kadarıyla, siz yapmanız gereken işi erteleme hastalığı ile alakalı bir yazı okuyarak erteliyorsunuz :))



No comments: